Sorumluluk
Bir işi istenilen nitelikte ve nicelikte yapma zorunluluğuna sorumluluk denir. Ayrıca, sorumluluk “başkalarının haklarına saygılı olmak ve kendi hatalarının ve sorumluluklarını yüklenmek” şeklinde tanımlanabilir.
Son zamanlarda bahisler kapandıktan sonra çıkan atlar, favori atların starttan geç çıkması, starta girmeyen atlar, jokeylerin sorumsuzlukları, mahalli yarış düzeyinde koşular, komiserlerin yetersiz olması, vs vs..bu liste uzayıp gider.
Yarış sever kendi sorumluluklarını yerine getiriyor. Peki yarışları düzenleyen kurum neler yapıyor. Koca bir hiç.
Şöyle sorayım, safkanını eğitmeyen starttan çıkmamayı huy haline getirmiş bir at sahibine kurumun bir yaptırımı var mı?..
TJK nün devamlı bekleyen bir parçası gibi sorumluluk.. Yarış severe herhangi bir şey sorulmadan, sahip olmamız gereken bir dayatma ile karşı karşıyayız.
Abuk programlar, yurtdışı saçma yarışlar ki hasılat 160.000.-TL kadar düşüyor. Türkiye genelinde düşünürsek onca bayiinin geç saatlere kadar açık kalması, emek ve kağıt israfı, enerji kaybı, daha önemlisi kara düzen oyun oynayan bilinçsiz bir yarış sever grubu..
Bu durumdan nemalanan kendine uyduruk unvan’lar takan yarış otoriteleri ve yazar yorumcu tarafı..
Bu olanları birbiri ile ilişkilendirdiğimiz zaman ortada sorun yumağı durmakta hiç kimse ilgilenmeyi bırakın oralı bile olmamaktadır.
Bu kaosta yarış sever grubu ne yapıyor?.. Olmayan parayı harcamaya, sahip olmadığı şeyi kaybetmeye, bilmediği şeyi unutmaya, tanımadığı kişiyi özlemeye benzeyen bir mantıkla, “Oynamazsan kazanamazsın” durmak yok yola devam diyor..
Yarış sever her kayıpta farklı bir tecrübe ediniyor ve farklı bir davranış sergiliyor… yani üstüne “kata kata” olgunlaşıyor.
Yüksek sesle değil, susarak bağırmanın daha anlamlı olduğunu keşfetmiş yarış sever grubu!...
Ancak; zaman yalnızca armutları olgunlaştırır..
Saygılarımla
Derya KONUK