Enternasyonal Hüsran
Ülkemizde her yıl gerçekleşen Enternasyonal yarışlar; Türk atçılığının başarısızlığını tasdikleyen bir mühür gibi yüzümüze basılıyor.Fakat ne hikmetse yarış medyası tarafından bu gerçek inkar ediliyor veya görmezden geliniyor.
Birilerinin birilerine yaranma derdi, halının altına süpürülen pislikleri o kadar biriktirdi ki; artık halının altında yer kalmadı...
Ne kadara satın alındığı muamma olan aygırlar, beklenilen başarılı isimleri vermiyor. Belli bir güç sınırları oluyor ve bunların üzerine hiçbir şekilde çıkılamıyor.
Öyle ki, yakın zamanda yarışan safkanların yavruları bile trilyonlarca para verilerek veya vermiş gibi gösterilerek alınan aygırlardan daha başarılı olabiliyor...
En son Büyük Taarruz Koşusuna katılan tayların babalarına baktığımızda; dördünün WIN RIVER WIN, birinin BEKMEZBEY ve diğer ikisinin de yurt dışındaki aygırların yavrusu olduğunu görüyoruz. Yani TJK tarafından alınan herhangi bir aygırın yavrusu bu önemli koşuda yok...
Bu başarısızlık karşısında TJK'ya baskı yapılması gerekirken, HAKEEM'in ikinciliğiyle gündem değiştirilmeye ve bu dereceyi başarı olarak görülmeye çalışılıyor.
Halbuki;
400'ü 29,7
600'ü 43,3
800'ü 55,5
1000'i 1.07,9
... gibi inanılmaz derecede yavaş tempoda koşunun liderliğini sürdürmesine rağmen mücadeleden ikinci olarak ayrılması başarı değil, başarısızlıktır.
Zira yarışın temposu normal geçmiş olsa; ilk 4'te bile yer bulamayacağı ve birinci olan rakibinden 10-15 boyluk farkla gerisinde kalacağı aşikardır.
Eğer bir başarı varsa; o da S.KAYA'ya aittir. Zira yarışın gidiş hattından istifade etmeyi başarmıştır.
Zaten ülkemizin yarışçılık anlamında ilerde olduğu tek alan da jokeyliktir. Atlarımız yurt dışındaki atların yanında çok cılız kalırken, jokeylerimiz ise yurt dışındaki jokeylerden çok daha etkili ve başarılıdır...
Dolayısıyla yetkililer şapkalarını önüne koyup; nerede hata yapıyoruz diye kendilerini sorgulamalı ve gereken adımları atmalıdırlar.
Tabii bu baskıyı oluşturabilecek olan yarış medyası da gücünü dürüst bir şekilde göstermelidirler...